Ölmeden Önce Okumanız Gereken 1001 Kitaptan Biri!
Arkadaşlığın gerçek anlamını kavrayabilmek için insanın arkadaşlarından kopması gereken zamanlar vardır. Bunu söylemek biraz tuhaf kaçacak ama bu kitabın keşfi etrafımda bulunan ve benim için artık bir şey ifade etmeyen arkadaşlarımı yaralayabileceğim bir silah, bir aygıt keşfetmekten farksızdı. Bu kitap dostum oldu çünkü bana arkadaşa ihtiyacım olmadığını öğretti. Bana tek başıma durma cesareti verdi ve yalnızlığın kıymetini bilmemi sağladı.
Sözünü sakınmayan dev bir yazardan, isyanla haykıran bir klasik: Oğlak Dönencesi.
Dünyaya biçili koordinatlara, medeniyet adı altında savaş, silah ve beton üreten düzene, insanı yok etmek pahasına köleleştiren sisteme karşı bir çığlık, gemlenemeyen bir ezgi ya da çağdaş yaşamın çarklarına atılan sert bir tekme... Henry Miller, Oğlak Dönencesi’nde rahimden mezara, kasıklardan zihne uzanıyor, benzersiz bir atlasın sayfalarını kendi renklerine boyayarak bambaşka bir dünya resmi ortaya koyuyor. Burada savaş saçma, yaşam beyhude; burada aşk siyah bir yıldızın gölgesinde ve ekmek aslanın ağzında... Burada kölelik özgürlüğü, yalanlar gerçekleri ve sürü bireyleri ezip geçiyor; burası Amerika, ama başka bir yer de olabilir; kitlelerin günbegün topluca cephelere veya işe yürüdüğü herhangi bir yer... Ve Henry Miller, akıntının tersine doğru gitmekte, kendi şarkısını haykırmakta kararlı.
Tek başına duracak, kendi doğrularınca yaşayacak cesareti olanlar için.
Arkadaşlığın gerçek anlamını kavrayabilmek için insanın arkadaşlarından kopması gereken zamanlar vardır. Bunu söylemek biraz tuhaf kaçacak ama bu kitabın keşfi etrafımda bulunan ve benim için artık bir şey ifade etmeyen arkadaşlarımı yaralayabileceğim bir silah, bir aygıt keşfetmekten farksızdı. Bu kitap dostum oldu çünkü bana arkadaşa ihtiyacım olmadığını öğretti. Bana tek başıma durma cesareti verdi ve yalnızlığın kıymetini bilmemi sağladı.
Sözünü sakınmayan dev bir yazardan, isyanla haykıran bir klasik: Oğlak Dönencesi.
Dünyaya biçili koordinatlara, medeniyet adı altında savaş, silah ve beton üreten düzene, insanı yok etmek pahasına köleleştiren sisteme karşı bir çığlık, gemlenemeyen bir ezgi ya da çağdaş yaşamın çarklarına atılan sert bir tekme... Henry Miller, Oğlak Dönencesi’nde rahimden mezara, kasıklardan zihne uzanıyor, benzersiz bir atlasın sayfalarını kendi renklerine boyayarak bambaşka bir dünya resmi ortaya koyuyor. Burada savaş saçma, yaşam beyhude; burada aşk siyah bir yıldızın gölgesinde ve ekmek aslanın ağzında... Burada kölelik özgürlüğü, yalanlar gerçekleri ve sürü bireyleri ezip geçiyor; burası Amerika, ama başka bir yer de olabilir; kitlelerin günbegün topluca cephelere veya işe yürüdüğü herhangi bir yer... Ve Henry Miller, akıntının tersine doğru gitmekte, kendi şarkısını haykırmakta kararlı.
Tek başına duracak, kendi doğrularınca yaşayacak cesareti olanlar için.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder