"Verilecek derslerden maksat, sizlere Türk kavimlerinin tarihi hakkında Rus ve Avrupa ilimlerinin elde ettiği neticeleri -bana verilen ders saatlarının müsaadesi nisbetinde- tanıtmaktır. Lâkin bu neticelerin pek zengin olmadığını ve buna ilişkin bir çok meselelerin henüz tamamen hallolunamadığını göreceksiniz. Bunun sebebi, Türk tarihini ilk kaynaklardan öğrenebilmenin zorluğu ve bir şahısta birarada bulunması müşkül olan çeşitli ilim dallarını ve lisanları bilmenin gerekliliğidir.
Malumdur ki bir kavmin tarihini anlamak, medenî hayatını öğrenmek için öncelikle o kavmin kendi lisanını bilmek icap eder. Halbuki Türk tarihini öğrenebilmek için en gerekli olan ilk kaynakların ekserisi Türkçe dışında diğer lisanlarla yazılmıştır. Bundan dolayı Türk tarihini öğrenen bir mütehassıs, Rus veya Batı Avrupa kavimlerinden birisinin tarih alanındaki mütehassıslarından tamamen ayrı bir vaziyette bulunuyor. Çünkü Türklerin hal-i bedeviyette (göçebe olarak) yaşadıkları zamanki tarihlerini de ekseriya medenî komşularının hikayelerinden öğrenebilmek zaruretinde kalıyoruz. Ve hatta Türkler fethettikleri medenî memleketlerde bizzat kendileri bedeviyetten hadariyet (yerleşik hayata) ve medeniyete geçerek kendi sülalelerinin idaresi altında medenî memleketler teşkil ettikleri durumda bile, mağlup olan yerli halkın medenî alandaki tesiriyle, edebî dilde ve bilhassa mensur edebiyat lisanında (düzyazıda) bu mağlup medenî kavimlerin lisanını kullanmışlardır."""
(Barthold, Birinci Ders'ten)
Malumdur ki bir kavmin tarihini anlamak, medenî hayatını öğrenmek için öncelikle o kavmin kendi lisanını bilmek icap eder. Halbuki Türk tarihini öğrenebilmek için en gerekli olan ilk kaynakların ekserisi Türkçe dışında diğer lisanlarla yazılmıştır. Bundan dolayı Türk tarihini öğrenen bir mütehassıs, Rus veya Batı Avrupa kavimlerinden birisinin tarih alanındaki mütehassıslarından tamamen ayrı bir vaziyette bulunuyor. Çünkü Türklerin hal-i bedeviyette (göçebe olarak) yaşadıkları zamanki tarihlerini de ekseriya medenî komşularının hikayelerinden öğrenebilmek zaruretinde kalıyoruz. Ve hatta Türkler fethettikleri medenî memleketlerde bizzat kendileri bedeviyetten hadariyet (yerleşik hayata) ve medeniyete geçerek kendi sülalelerinin idaresi altında medenî memleketler teşkil ettikleri durumda bile, mağlup olan yerli halkın medenî alandaki tesiriyle, edebî dilde ve bilhassa mensur edebiyat lisanında (düzyazıda) bu mağlup medenî kavimlerin lisanını kullanmışlardır."""
(Barthold, Birinci Ders'ten)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder